25 Şubat 2009 Çarşamba

emancipation proclamation


CIVIL DISOBEDIENCE


Bir afro amerikan anma şubat ayında, bir gün tunus caddesinden o soğukta başladım yürümeye, bir kaptırmışım kendimi kafamı bir kaldırdım tunus caddesi bitmiş. "napıcam şimdi" diye bir an çıkmaz bir sokağa girdiğimi sandım. işte o an kafamı önümden yana çevirdim, tubitak binası. tübitak yapmadığını yapıp bir koridor ve merdivenle atatürk bulvarına yol açmış onu hatırladım ve gördüm. hemen ordan sıvıştım bulvara. bulvardan yukarı doğru üstümde parkam kafamda tüylü kapşonumla elim cebimde yürümeye devam ettim. yol boyunca lincoln ü değil henry david thoreau yu düşündüm sonra kafamı kaldırıp yıldızalara baktım yok bakamadın bir tane bile yıldız yoktu. thoreau da yoktu. anma töreninin yapılacağı salona girdim, sessizce yerime oturdum. bir süre sonra amerikan elçisi girdi "hi" değil ben "hey dude" diye selamladım kendisini. salon melting pot olmuştu adeta, siyahlar, beyazlar, türkler, minnetonkalarımla ben. bir kızılderili kızdan farklı değildim adımda "kaynayan tencere" idi. afro amerikan yazar ve şairlerden parçaları, şarkıları dinledim ruhuma değmiş gibi oldu. melting potta eriyorum diye düşündüm sonra evdeki sıcak tarhana çorbam geldi aklıma tereyağlı, mis.

Dönüşümde yine aynı yolu takip ettim. aklımda "aint no sunshine when she's gone" çalıyordu. sonra aklıma dağlar, dağlarda ateş yakıp ısınan insanlar geldi onların yıldızlara baktığını düşündüm. içlerinden biri "yıldızın bol olsun" dedi sanki. bu sefer thoreau ya benzer bir adam benimle birlikte bulvardan aşağıya doğru yürüyordu. "gölde değil ben dağlarda yaşarım soyunup derelere girer yıkanırım" dedi. "üşümez misin hava çok soğuk" dedim. üzerinde benimkine benzer bir parkası vardı dudakları da çatlamıştı. "üşürüm ama kafamı sudan çıkarttığımda eğer sen öpeceksen olsun üşüsemde üşümem" dedi. hoşuma gitti. :)



bir sesler duyduk "yandaki top kim la" :((

2 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel şarkıdır.

MANUKYAN dedi ki...

benimde hoşuma gitti.. geçmişten bişeyler hatırlattı :)