puslu camın, gölgeli denizin parlak ekşimsi tadıyla dilim damağım kurumuş yanarken sizlere bir çamaşır makinası kutusunun içinden sesleniyorum. nasılsınız? bu nasıl tarif bu nasıl betimleme, bunu yapan yapmış ama yapana da "sen ne yapıyorsun arkadaş burda, senin işin ne" diye soran olursa kafasına betimleyici tarafından çift değil teklerden bir tek italyan ayakkabısı gelir doğrusu. sen ne yapıyorsun değil, siz ne yapıyorsunuz.
içine girdiğim çamaşır makinası kutusu ufak tefek olsamda sanılanın aksine benim sığabileceğim ölçülerde değil, çocukluğumdan beri içine girmeye çalıştığım kutular, çekmeceler, masa altları tam bana göre,benim için benim yarattığım dünyalar şimdi arayıp da bulamadağım en kötüsü artık içine sığmadığım köşe bucak kutular oldular. nereye girsem ya kafam ya da kıçım açıkta kalıyor. tahmin edersiniz ki içine sığamayınca da insan gizlenip oynayamıyor. kilo almışım.
1 yorum:
daha çok yeni nesil popçuların uyduruk şarkılarının isimleri gibi olmuş...
ama yazı güzel :))
Yorum Gönder