Sinclair'in deli karısı
Kadınlar baş belası bir o kadar da tori amos'un da dediği kadar "you belong to me" silsen gitmez süpürsen gitmez canlılardan olsa gerekler.
Sinclair'in yürekler acısı hikayesinde işte tam da böyle bir kadın var. hikaye 1990 ların başllarında avustralya'nın melbourne'nünde başlamış. deli eşi ve sinclair evliliklerinin başlarında mutlu olduklarını düşündüklerinden bir çocuk sahibi olmaya karar vermişler, makul bir çiftin sahibi oldukları cinsten evlilikleri, bazan sevişerek bazan küçük kavgalarla devam edip gidiyormuş. fakat giderek sinclair'in eşinin geçmişinde yaşadıklarının etkilerinin ortaya çıkmasıyla kimsenin farkedemeyecği yerlerden çatlayan bu ilişki, karmaşıklaşmaya zamanla tanınmaz hale gelmeye başlamış. bunu fark eden ben oldum çünkü sinclair zavallısı hala farkında değil. deli karısının peşinde delirmekle meşgul.
Zayıf, ince yüzlü ince parmaklı, sarışın mavi gözlü orta boylarda sivri çenesiyle ilk gördüğümde sevdiğim bir kadın bu bahsettiğim kadın. onunla ilk konuşmamız şöyle olmuştu ben "hello, red bus is coming every day from the city" dedim. bazı deli cinslerini sevmişimdir bu kadında tam benim tipimdi. tamam bencillik yapıyorum.
Gerçek şu ki hikaye sinclair'in hiç istemediği türde, protagonist ise vazgeçemeyeceği. ne yaparsa yapsın orta da bir şarkı var.
"i'll be so alone without you
maybe you'll be lonesome too
and blue"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder