14 Ocak 2009 Çarşamba

Carnivale


ciddi fren kodum.

Bizim teşkilat saysan iki elin parmağını geçmez. ben kendimi bu teşkilatın içinde bulduğumda çok küçüktüm. olan biteni anlamam uzun zaman aldı, anladığımda ise teşkilat için çok geçti.


Vizyon ve misyon sahibi teşkilatımızın görünmeyen perde arkasındaki yönetimini ben de hiç göremedim. Çok uzun zaman önce değil, bir gün korkarak da olsa yanına çıkmaya karar verdim. kırmızı farlarımı sürdüm, perdeyi açıp "neden ben?" diye soracaktım. o da “you are the one” diyecekti, odaya girdim korkak ve yavaş adımlarla perdeye doğru ilerledim. perdenin önüne geldiğimde, açamadan arkamı dönüp odadan hemen geri çıktım. gidip kustum.


Söylenti mi gerçek mi emin olamadan bunca zaman aktı gitti. bir yönetimin, işlevi geliri amacı olan bir teşkilatın parçası olmak. insanları bir taş gibi yerinden oynatıp bir o kadar değer veren biri tarafından yönetilmek şimdi düşünüyorum da bizim için ne zahmetsiz ne kolaydı. teşkilatımızın tarihinin kilise şövalyelerininkinden gelmesini, parmağımıza taktığımız yüzük ile kardeş olmayı isterdim fakat bizimki başkaydı, emin değilim. neyin peşinde neyin derdinde idik. bize sorarsan biz işimizi yapıyorduk işimiz de söküp takmak, götürüp getirmek, çevirmek, giydirip çıkartmak, dans etmek şarkı söylemek, soyunup giyinmek, şov yapmaktı. Şartlarımız kötü denilebilecek kadar kötüydü, bir çok kişinin yapacak başka bir şeyi de yoktu. oradaydılar ve arkalarına bakmadan bırakıp gidemeyecek korkaklardı. birbirinden farklı yetenekte bu insanlar bir araya yönetimce toplanmıştı. Bana sorsan bu zavallı ucubeler onlara sorsan bu özel insanlar bal gibi kullanılıyordu. yine de öyle sıkılmıştım ki bu teşkilat üyelerinin yeteneklerinden, değerlerinin bilinmediği hikayelerinden. kullanamadığım yeteneğimin belki de hiç olmayan özelliğimin ne olduğu konusunda giderek bir fikrim de kalmıyor, özgürleşiyordum. haberim yok.


Yönetimlerin amaçları ne olabilir bizim yönetiminde amacı çok olsa iyi kötü, karanlığın oğlu aydınlığın çocukları, güzel ve çirkin, para ve para gibi konularda taraf olmaktır diye kendimi oyalayıp duruyorum şimdi.

Geriye kim kaldı, bir ben hawkins bir de ben.

1 yorum:

tathar dedi ki...

Let's shake some dust, children!