11 Aralık 2010 Cumartesi

Sonbahar


Tüm dünya yusuf için ağıt yakmış ağlarken. Yaylada içilen içkiler, otel odalarındaki rus kadınlar, yollar dereler kıvrılmış sonsuza akan. Karga konar, kurt ulurda ciğerlere bir hal olursa her şey mümkün, her dil anlamlı. alet bozuldu şansa bak.


Okunmuş rus romanlarından fırlamış kasvetli da im yusuf orti.


"her daim düşleri peşinde koşan sabırsızlık zamanının güzel çocuklarına.."

4 Aralık 2010 Cumartesi

Romero


Ne siz ne de onlar,

Arsenikli dna temyize gitmişti ben o gün evde kalmıştım. hava kapalıydı, ılık bir rüzgar tenimde gezindiğinden, rüzgar aralık pencereden habersiz girdiğinden ürkmüştüm. ya zombi olursamdı ya yol hikayem yarıda kalırsaydı ya çıkamasaydım yolculuğa? bu işte gerçekten fena olurdu.
ne siz, ne onlar hiç bir şey anlayamazdınız ne hissettiğimi bilemediğinizden. nasıl hazırlandım duymadığınızdan.

İşte tüm bunlar olurken tam da yolculuk başlayacakken ısırılıp gözlerim kan çanağına dönerse, tenim beyaz, çıkardığım sesler birşeye benzemezse, beceriksizleşirsem, tek istediğim emmek, kansa özlediğim, bir hayatı birçok hayatı mahvetmekse derdim ne kötü olurdu. ben o halde iken Gilbert bitiremediği bir portremi yapmaya koyulsa, ne olursa olsun en sonu kötünün iyisi olurdu.