tehlikeli sularda yüzdüğüm olur,
toplumun geldiği noktaya bir bakar mısınız. toplumun geldiği nokta hiç bir zaman bir şeye de benzemedi kendimi bildim bileli. korkarım da bu hep böyle devam edecek. ben de işte oraya geldim. sandalyeye götümü koydum, müzik susar sumaz hiç acımadan rakibimi yere düşürdüm. geriledim kendi kendime konuştum. bana bişey olmaz diyip kişisel efsane bile oluşturdum.
şimdi de dualizm yapıcam işte. başka çeşit çeşit bakış açısı da geliştirmicem.
bitlis in norşin inde, bırakın norşin desinler, nasıl isterlerse öyle konuşsunlar.. kimlikleriyle gurur duyup geleneklerini törelerini, nelerini isterlerse yere göğe sığdıramasınlar.
ama bak sana ne dicem bana içli köfte hamuru oymasını öğreten değerli leçek li kürt dostum kadını: sen oralarda en az 10 çocuk doğurup, kız çocuklarını tarlada evde köle gibi çalıştırıp, çocuklarının ve benim sırtımdan geçinesin, hiç değişmeyesin diye, ben bu ülkede 1 çocuğumun geleceğini maddi manevi düşünüp karamsarlığa düşmek istemiyorum güzelim. az doğur tamam mı, senin geleceğini düşünmediğin çocuklarının geleceğini de ben düşünmek zorunda bırakılıyorum sonra.
bu ayrımcılığa da başlarım yeter artık, hele ki pozitif olanına. yok sinirlenmedim..
not: içli köfteyi eve gelince ben de yaptım ama seninki gibi olmadı, kalın oldu :(